NBA ALL-STAR 2008 AKILDA KALANLAR


Herkes keyifli gözüküyordu, sahaya çıkarken. LeBron James ve Dwight Howard, kendilerini R&B'ye bırakırken gözler aslında arıyordu, birilerini. 14 yıldır aralıksız All-Star'ın en renkli kişiliği olan Shaquille O'Neal, arkadaşlarını muhtemelen uzaklarda bir yerde takip etmek durumunda kalıyordu. Hidayet Türkoğlu'nun eksikliği ise sadece Türk basketbolseverler tarafından hissedilmiyordu. Vince Carter ve Tracy McGrady de yine yıllardır aşina olduğumuz isimlerdi, her organizasyonda; ama artık yeni yüzler, yeni yıldızlar sahne alacaktı. Howard ve Yao'nun hava atışına çıkmaları ile resmi olarak başlıyordu, 2008 All-Star Maçı.
Yeni yıldızlar dedik ya işte, maçın henüz üçüncü dakikasında Carmelo Anthony, LeBron James'in üzerinden şutu gönderirken ben de 2003 Draft Gecesi'ne kadar gittim, geldim. Kendi kendime, ''Ne bereketli seneydi be'' derken, o draftın ilk beş sırasında seçilen dört oyuncunun sahada olduğu gerçeğiyle yüzleşirken buldum yine kendimi: 1. sıradan seçilen LeBron James'in yanı sıra, 3. sıra seçimi Carmelo, 4. sırada kendisine yer bulan Chris Bosh ve 5. sıradan drafta giren Dwayne Wade. Liste aşağılara doğru uzadıkça, o sezon seçilen birçok oyuncunun şu anda ligin kalburüstü oyuncuları olduğunu görebiliriz. Sağ el parmaklarındaki şişlikten dolayı ameliyatı gündemde olan, All-Star maçı kadrosunda olup olmayacağı ise bir gün öncesine kadar belli olmayan; sadece kendisine oy veren insanlar için birkaç dakika bile olsa sahada kalacağını söyleyen Kobe Bryant, oyunun durduğu ilk anda koç Byron Scott tarafından oyundan alınıyordu. Bryant, üç dakika kaldığı maçı şut atmadan tamamlarken istatistik kağıdına bir ribaund yazdırabiliyordu yalnızca. All-Star gecelerine renk katan bir oyuncudan daha mahrum kalmak eminim herhangi bir basketbolseverin hoşuna gitmiyordu. Daha önceki değerlendirmelerimizde favori olarak gösterdiğimiz Doğu takımı, Kevin Garnett'in sakatlığının ardından belki de en büyük kozunu kaybederken Batı da Kobe Bryant'tan yararlanamayacaktı.İlk çeyrekteki oyuncuların ''göze hoş gelen hareket yapma'' telaşları, ikinci çeyreğe geldiğimizde yerini koçlar Byron Scott ve Doc Rivers'ın rotasyon telaşına bırakıyordu. Sonuç olarak, ligin en iyi oyuncularının alacakları süreleri bir şekilde ayarlamak gerekirdi. Maçın bitmesine yakın bir zamanda alınan süreleri incelediğimizde iki koçun da başarılı işler çıkardığını söyleyebilirdik, ama tabii ki o süreç basketbol izlemek isteyen seyircilerin pek hoşuna gitmiyordu. Sürekli bir değişimin olduğu sahada, farklı yüzler görmek sürekliliğin oluşması adına büyük bir engeldi. Yine de kısa kısa süreler içerisinde çeşitli patlamalar gördüğümüzü söylemeden de geçemeyiz sanırım. İkinci çeyrekte Doğu takımı, Jason Kidd, LeBron James ve Dwight Howard ile zevk vermeye başlıyordu. İlk yarıyı 72-64 önde kapayan Doğu'da 12 sayı, 6 ribaund ve 7 asistlik performansı ile LeBron, maç sonu için birtakım mesajlar göndermekle meşgul gibiydi (2006'da MVP ödülünü alırken bencillikle suçlanan ve All-Star ruhuna ihanet ettiği konuşulan LeBron, bu kez gayet olgun bir oyun ortaya koyuyordu).Karşılaşmanın üçüncü çeyreği ise rutin bir basketbola dönüşmek üzereydi. Karşılıklı basketler, gözlerinden uyku akan Türk basketbolseverleri zorlamaya başlarken Doğu takımı, Chris Bosh, Paul Pierce ve LeBron ile sayılar buluyor, Caron Butler'ın sakatlığından dolayı son anda geceye davet edilen Ray Allen da defteri açıyordu; ama maçın iddialı bir hal alabilmesi için üçüncü çeyrek sonunda Doğu takımı lehine gelişen 13 sayılık farkın, Batı'nın yıldızları tarafından eritilmesi gerekiyordu.






2007 yılında Gerald Green'in kazandığı yarışmanın ardından 2008 için beklentiler daha yüksekti. 2006'da Andre Iguodala'nın 2007'de de Dwight Howard'ın hakkının yenildiği yönünde oluşan gene kanı, organizayona yeni bir şekil verilmesi zorunluluğu getirmişti. Final Turu'ndaki smaçlar, jürinin yanı sıra dünya üzerindeki tüm basketbolseverler tarafından da oylanacaktı. Salondaki jüri, Darryl Dawkins, Dominique Wilkins, Karl Malone, Julius DR. J Erwing ve Magic Johnson'dan oluştu.
Yarışmacılar ise şu şekildeydi:Rudy Gay - Memphis Grizzlies
Gerald Green - Minnesota T'Wolves
Dwight Howard - Orlando Magic
Jamario Moon - Toronto Raptors
Geçtiğimiz yılki yarışmaya son derece iyi hazırlanan, fakat planları jüri masasında suya düşen Dwight Howard, yarışmayı uzun oyuncular için kazanacağını söylüyordu; fakat ilk olarak sahneye Raptorslı Jamario Moon çıktı ve tek elle yaptığı smaç sonrası, jüri üyelerinden 46 puan topladı. Oy şansım olsam tam puan verebileceğimi söyleyebilirim, Moon'un ilk smacına. Önce topu boyalı alana havalandırdı, daha sonra 360 derece dönerek tek eliyle hareketini bitirdi. Potaya uzaklığı da göz önüne alınırsa, 10 puan için elinden geleni yapmış gibi gözüküyordu.
Moon'un ardından sıra Howard'a geldi. Ligde yaptığı 177 smaç tek başına birçok takıma bedeldi belki, ama bu seviye farklıydı. Howard, işi sıkı tutacağını daha ilk smaç denemesinde belli etti. 2006 yılında AI & AI ortaklığının yaratıcılığı sonucu ortaya çıkan panya arkasından smaç, Howard ile yeniden hayat bulacaktı. Asisti de kendisi yapacaktı, üstelik. İlk denemesinde başarısız olan Howard, ikincisinde smacını kusursuz bir şekilde yaptı ve tüm jüri üyelerinden tam puan alarak 50 puan ile öne fırladı.Üçüncü sıra, 2007 yılı şampiyonu Gerald Green'e aitti. Green'in yarışmadan önce, ayyuka çıkan hareketi ''doğumgünü pastası'', son şampiyon tarafından beğeniye sunuluyordu, henüz İlk Tur'da. Çemberin üzerine koyulan kekin üzerine bir de mum yerleştiren Green'in ne yapacağı merak konusuyken Green, yükseklere çıkarak önce mumu üflüyor sonra da hareketini tamamlıyordu. Evet, oldukça yaratıcıydı; ama düz bir smaç olduğunu söyleyebilirdik hareketin. Yine de Moon'u yakalayabildi, Green. İlk Tur'un son ismi ise Rudy Gay, 37 puanda kalarak şansını zora sokuyordu.
İlk Tur'un ikinci bölümünde Rudy Gay, Dwight Howard'ın smacına benzer bir hareketle Lowry'den aldığı topu smaçlarken takım arkadaşından yardım alan bir diğer oyuncu Green'e ise McCants, merdiven üzerinden asist yapıyordu. Moon'un 1 puan önünde Final'e yükselen Green'in bu turdaki rakibi ise belli olmak üzereydi artık.
Jameer Nelson, elindeki pelerini seyircilere gösterdiğinde birçok kişi bunun ne olduğunu bile anlayamazken Howard, formasını çıkarınca bazılarının aklında birtakım fikirler oluşmaya başladı. Formasının altında bir Superman simgesi olan Howard, Jameer Nelson'ın pota arkasından gönderdiği topu, gerçek anlamıyla ''süper'' yakalayan bu adamyıllarca unutulmayacak, Final Turu'nda ise öncelik Green'deydi. Green, McCants'in pota üstünden attığı topu yerden sektikten sonra yakaladı ve bacaklarının arasından geçirerek tek elle smaçladı.; fakat Howard'ın gösterecek birkaç numarası vardı. İlk hakkında topu, sol eliyle panyaya gönderen Howard, sağ eliyle hareketini tamamlayarak bir kez daha izleyenleri havaya kaldırıyordu.Final Turu'ndaki ikinci hakkını Gerald Green, çıplak ayaklarla kullanmak istiyordu. Ayakkabılarını imzalayıp jüri masasına koyan son şampiyon, topu bacaklarının arasından geçirerek smacı vurdu. Çıplak ayakla zıplamanın ne kadar zor olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Daha önceki denemelerinde kendisine müsamaha gösterilen müsamahanın burada göz ardı edildiğini söyleyebilirim. Bana kalırsa, oldukça iyi bir hareketti; ama gece, Howard'ın gecesiydi.
Dwight Howard, panyaya küçük bir pota yapıştırdı ve topu bu potanın üzerine koydu. Kaan Kural, New Orleans'daki muhteşem gecenin etkisinde kalmış olacak ki Howard'ın önce küçük bir topla küçük potaya daha sonra asıl topla büyük çembere smaç yapacağını söyledi. Evet, mucizeler gecesiydi; ama öyle olmadı ve Howard, küçük potaya yerleştirdiği topu havada alarak değirmen hareketini yaptı, geceye de son noktayı koydu.
Yukarıda da söylediğimiz gibi, değişen statü gereği önce jüri üyelerinin fikirleri alındı. Jüride bulunan beş üyenin de oyunu Howard'dan yana kullanmasına ek olarak %78'lik taraftar desteği ödülün sahibinin kim olduğunu söylüyordu.
Howard, enerjisi ve sempatikliği ile hem geceye hem de organizasyon tarihine damgasını vurmayı başardı. Uzunların da uçabileceğini kanıtlayan Superman'e teşekkürlerimizi iletelim




NBA 2008 All-Star Haftasonu bittiğinde, skorborda Doğu takımının 134-128'lik üstünlüğü yansıyordu. Artık merak edilen tek konu MVP'nin kim olacağıydı. Ray Allen, son bölümde yaptıkları maça renk katsa da 28 sayıyla en skorer oyuncu olması tek başına MVP olmak için yeterli olmayacaktı, doğal olarak. Maçın tamamında müthiş oynayan, son bölümde ise alışılagelen dördüncü çeyrek performanslarından birini yaşatan LeBron, 27 sayı, 8 ribaund ve 9 asist ile MVP oluyordu. 2006 yılında da bu ödüle layık görülen genç yıldız, o sene oynanan maçı sabote ederek MVP olmak adına gözünü karartmakla suçlanmıştı, fakat LeBron, geçen iki sene içerisinde ne denli olgunlaştığını göstererek hem maçı Doğu'ya getirdi, hem de MVP olmayı sonuna kadar hak etti.Sonuç olarak, arşivlere bir ''NBA All-Star Haftasonu'' daha eklendi.





Bir tarafı desteklemek gerekiyorsa, Doğu takımını destekliyordum; ama LeBron, Kidd ve Howard gibi oyuncuların yeteneklerini daha geniş bir şekilde sergileyebilmeleri için de Batı'nın biraz yaklaşması gerekiyordu, Doğu'ya. O yüzden Batı'nın son çeyreğin başında yakaladığı 12-3'lük seri benim gibi birçok kişinin ellerini ovuşturması sonucunu doğuruyordu, belki de.108-105'lik skor ve üçe inen fark Lebron ile birlikte arkadaşlarını da uyandırmak için yeterliydi. Lebron'un ilk anki reaksiyonu farkı eritmeye yeterli olmuyor, hatta Batı takımı, bitime 6:52 kala Dirk Nowitzki'nin basketinin ardından 112-110'luk skorla maçta ilk kez öne geçiyordu. Bu noktadan sonra devreye giren ne LeBron, ne Kidd, ne Howard, ne de Wade oluyordu, Doğu takımı adına. Az önce de söylediğimiz gibi geceye son anda Butler'ın sakatlığından dolayı davet edilen Ray Allen, 3:14 kala ateşi harlıyordu. O anda gelen üç sayılık basket Doğu'ya 119-118'lik üstünlüğünü getirirken maç havasını bulmaya başlıyordu.Bir tarafta Melo ve Iverson yerine Paul ve Roy ile maçın sonunu getirmeyi tercih eden Byron Scott'ın takımı Batı, diğer tarafta ise Ray Allen'ın üç sayılık isabetlerine gözünü karartararak katılan LeBron James'in takımı Doğu. O ana dek, Türkiye'de uykuların gelmesinden dolayı düşen kafalar, kırmızı gözlerle birlikte ekrana odaklanıyor ve yeryüzündeki en iyi basketbolcuların kazanma aşklarına şahit olma şansı yakalıyordu. Batı'nın Paul ve Roy ile yaptığı atağa art arda üç üçlük isabetiyle karşılık veren Ray Allen, ibreyi 125-122 ile kendi takımı lehine çevirdiğinde maçın bitmesine 1:58 vardı; ama tıpkı 2003'te olduğu gibi bir uzatma heyecanı yaşama ihtimali de canlı olarak karşımızda duruyordu. Duruyordu durmasına da, o ihtimalinde karşısına LeBron James dikiliyordu, Dirk Nowitzki nezdinde tüm Batı Konferansı'nın üzerinden vurduğu onur kırıcı smaçla




Yorumlar