Paul Gascoigne & Çöken Bir Yıldız ,Deli Çocuk




80'li yıllara damgasını vuran bir İngiliz futbol efsanesi David  Platt, John Barnes, Gary Lineker, Peter Shilton,Gareth Soutgate, Paul İnce, Stuart Pearce gibi isimlerle bezeli İngiliz milli takımının en büyük yıldızı. Üst düzey fizik ve teknik potansiyeli ile dönemine damga vuran futbol virtüözü Paul Gascoigne yada bilinen adıyla Gazza .Mücadeleci yapısı ilginç ara pasları ve çılgınlıkları ile nam salan mükemmel gollerin bir yerine mutlaka imzasını atan ismi sanırım herkes hatırlayacaktır. O, bir zamanlar İngiliz futbolunun pamuklara sarılan,gözünün içine bakılan prensiydi.Saha içinde olduğu kadar saha dışında da haylaz , çılgın ,uçuk kaçık tavırları ve alkole ve kadınlara olan aşırı düşkünlüğü ile her zaman paparazzilerin gözbebeği olan Gazza Glasgow dönüşü forma giydiği Everton takımında ilerleyen yaşınında etkisi ile artık yerini ve tahtını devretmek zorunda kalmıştı. Gazza futbol piyasasına ilk çıktığı günden emekliye ayrılana kadar her zaman yeşil sahaların uslanmaz yaramaz çocuğunu oynamaktan geri durmadı.Bazen maç sonrası görüntülerde kameralara karşı geğirdi, bazen kulüp kantinine çırılçıplak alışveriş yapmaya indi. Gazza kendinden önce ada futbolunun prensi olan George Best gibi yaşadı.Hayatı hiç ciddiye almadı.Tutkunu olduğu düzensiz gece yaşamından kadınlardan ve alkolden feragat edemedi.Her zaman konuşulan ve yeteneklerinden ziyade çılgınlıkları ile gündem olan eğlenen ve eğlendiren Gazza boş vermişliğinin altında gizlenen yalnızlığının esiri olarak tıpkı idolü Best gibi hazin ve pişmanlıklarla bezeli bir hikayenin son kahramanı olmaktan kurtulamadı.Bir gün geldi İtalya'da rakip oyuncunun şortunu indirdi bir gün geldi İskoçya'da hakemin maç esnasında düşürdüğü kırmızı kartı hakeme alaycı gözlerle gösterdi.Futbol yaşamı boyunca kazandığı ekonomik güce, imtiyazlı kimliğe ,hatırlı dostlara ve şöhrete rağmen, yalnızlığı, kimsesizliği, terk edilmişliği asla yenememiş futboldan başka tutacak bir dalı olmayan yalnız bir adamdı o.Hayatını anlattığı kitabında ilginç hikayeleri vardı Gazza 'nın Newcastle United’da oynarken, takım arkadaşı zenci Tony Cunningham adına solaryum seansları organize etmesi , Londra'da beş yıldızlı bir otelin ördekler havuzuna iddia uğruna çıplak girmesi ve akabinde otelden kovulması gibi. 1980 senesinde Newcastle alt yapısında futbola başlayan ve yine aynı takım ile 1985 'te A takım kadrosuna yükselerek forma giymeye başlayan Gazza aynı sezon 9 gol atarak takımının önemli futbolcularından biri haline geldi. 1988 'de Manchester United ile Tottenham arasında yaşanan transfer savaşında o tercihini Tottenham Hotspurs takımından yana kullanarak White Heart Line stadına ayak bastı. 4 yıl süren Tottenham kariyerinde, 92 maçta 19 gol attan Gazza 1992 /93 sezonunun başında, 5.5 milyon sterlin karşılığında İtalya’nın Lazio kulübüne transfer olurken sözleşmesine koyduğu madde ile geçmişine ve köklerine ne kadar bağlı olduğunu ispatlıyordu. Keza çocukluğundan beri hep yanında olmuş ‘Jimmy’nin de kendisi ile birlikte olması ve maaşa bağlanmasını İtalyan ekibine şart koymuştu. Adı, her daim ‘Jimmy five bellies’ ile birlikte anıldı. Futbol sahalarındaki şöhreti ivme kazandıkça, Gazza ve kankası Jimmy’nin komik hikayeleri yazıldı bulvar gazetelerinde. Bir zamanların renkli teknik direktörü Stan Ternent onunla ilgili anıları  anlattı kitabında. (Stan The Man A Hard Life-John Blakes Publishing Ltd).



İşte onlardan bir kaçı:

Bir seferinde, Bentley arabası ile kara yolunda giderken, kenarda yol çalışması yapan işçileri görmüş Gascoigne, hemen arabasını durdurmuş. Yanlarına giderek, elinde kocaman yol matkabı olan işçiye, “Hayatım boyunca bu işin nasıl zevkli bir iş olacağını düşündüm, biraz ben delebilir miyim asfaltı” diye sormuş. Uzun pazarlıklardan sonra, bir miktar para karşılığı işçiyi ikna edip, elinden matkabı alıp, yoldan geçenlerin şaşkın bakışları arasında asfaltı delmeye koyulmuş.

“Oradan geçen arabalar durup şaşkın şaşkın bize bakıyordu” diyor Stan.
Efsane futbolcu Gazza, elinde kocaman delme aleti, yüzünde yeni oyuncağına kavuşmuş çocuk misali gülümseme.
‘Bir defasında’ diyor Stan, ‘antreman sahasına üzerinde pijamaları ve terlikleri ile geldi, tüm oyuncuların şaşkın bakışları arasında’. ‘Başka bir zaman, yine bir antreman sonrası, Middlesborough kantinine çırılçıplak inip, (ayağında tozlukları) kantinde çalışan yaşlı kadından sosisli sandviç istemesi unutulmaz’.
‘O kadıncağızın yüz ifadesini görmek isterdim…’ diyor Stan…
Stan, onun için, “deli dolu ama çok iyi futbolcuydu” demeyi de ihmal etmiyor.
Newcastle’da, kalmakta olduğu otelden polisler tarafından alınıp, kendisine zarar vermemesi adına akıl hastanesine yatırdılar bir zamanların efsane futbolcusunu. Günün neredeyse 24 saati içiyor ve uyuşturucu kullanıyordu. İçtikçe saldırganlaşıyor, çevresine zarar veriyordu. Paralar suyunu çekmiş, etrafında Jimmy ‘Five Bel-lies’den başka arkadaşı kalmamıştı.
Çok iyi futbolcuydu, komikti, yardımseverdi. Hiçbir zaman öz benliğini yitirmedi. Kazandığı onca imtiyaza karşın yaşıtlarının imrenerek baktığı dünya nimetleri bile büyütemedi onu.
Sonu ta en başından belli, pek hazin bitecek bir hikayenin baş aktörüydü. Öyle de oldu zaten. Hikaye kötü bitti. Tıpkı George Best gibi. Şimdi Darlington yakınlarında, özel St George akıl hastanesinde Paul Gascoigne. Kimsesiz. Yapayalnız. Biçare

Yorumlar