Süper Lig ve Akbaba Kavgaları


Süper Ligimizde 11. haftayı diğer bir deyişle sezonun 3/1'ni geride bıraktık . 2009-10 sezonu başlamadan önce geçen sezonun kayıp ikilisi Galatasaray ve Fenerbahçe'nin yeniden yapılanması , uzun yıllar sonra şampiyonluk hasretini hemde iki kupa ile taçlandıran Beşiktaş'ın CL gruplarına direk kalması sonrası ligin en tecrübeli teknik adamı apoletinin yanında çifte kupanın baş mimarı olmanın verdiği özgüven ile Mustafa Denizli ve Demirören yönetiminin bu sefer doğru hamleler ile çok cazip bir kadro oluşturacağını , son iki sezonun çıkıştaki takımı Sivasspor'a Bursaspor , 100. yıl rüzgarına kapılan Ankaragücü'nün de katılımı ile en azından son 8-10 haftalık dilime dek ilk 7-8 sırada çekişmenin hakim olduğu kalitesi olmasa dahi heyecanı ve acabaları bol bir sezondu hayal ettiğimiz. Futbolsever olarak kurduğumuz hayallerin sezon içinde çokça gerçekleşmediğini görmeye hazırlıklıydık lakin bu sefer ligimize ait takip etme hislerimizi törpüleyen salt gerçekleşekten uzak beklentiler yada erken hayal kırıklıkları değildi. Önce Ankara birleşmesi ile yaralanan ligimizde uzunca süre belirsizlik rüzgarları esti ardından her hafta bir bay takım ile oynanan lige geçiş yapıldı. Bu statüsel değişimede alıştık herşeye alıştığımız ligin en önemli derbisinde su savaşları , saha içi meydan muharbesi gibi açılımlara alışmıtık son çekimi geçen hafta maç öncesi el reziliko olarak yeniden sahne aldı. Ligimizin en önemli takımlarından ikisinin en popüler oyuncularının maç önü bir birlerini boğazlama senfıonisinede hafifletici sebebler bulup gönlümüzce yine ligimiz dedik avuttuk gönlümüzü.u sefer amigo, şarkıcı, spor yazarı ve ekürisinin iğrenç deyişleri ile medyada bir başka rezalete tanık olduk . Bu futbolu kimler yazıp yazanları yönetir olmuş şaşırdık. Son ve en önemli halka Diyarbakırspor .Her gittiği ilde hakaretin göbeğine konup sallandırılan , coğrafi olarak Diyarbakırspor üzerinden Diyarbakır'a sövülen ,forma giyen oyuncuların Diyarbakırlı dahi olmayıp profosyonel oyuncu olmasına dahi bakılmadan, ki zaten Diyarbakırlı olması da terörist olduğu anlamı taşımayan bir durumda kısır tartyışmaların ortasına oturtulduğu aşağılanan ve ülke coğrafyasının en gözde şehirlerininden Diyarbakır'ı yabancılaştırmak , lanetlemek gibi temelsiz , maksatlı , aşağılık bir eyleme şahit olmak. Sezon başı ekonomik darboğazda boğulmak üzere olmasına karşın acilen oluşturulan yönetim ve teknik kadronun son dakika müdahaleleri ile oluşturulan, sezona parlak ve beklentilerin üzerinde giriş yapan Diyarbakırspor'un futbol sahasındaki mücadelesinin anlamsız ve sorumsuz tribün tezahuratları ile yaralanmasına bu hafta itibari ile adaleti sağlamakla görevli hakeminde yaran kararları ile ortak olması ligimiz , futbolumuz en önemlisi sağlıklı ve huzurlu yaşam hakkımız adına vurulan son darbe oldu. Futbol ligimiz yukarıda saydıklarımız ise ben bu ligi merak etmiyorum... Ben ligimi geri istiyorum...

Yorumlar