Çocukluktan gençliğe geçiş sürecimiz ile Türk futbolu'nun uluslararası futbol arenasında palazlanmaya başladığı süreç aynı döneme denk gelir. O yıllarda Avrupa'ya sesimizi duyurma çabalarının başrol oyuncusu Trabzonspor ve Galatasaray olurdu. O dünlerde Trabzopnspor'un kazandığı başarılar Galatasaray'a göre çok daha renkli ve keyifli gelirdi keza Trabzonspor gönlümüzdeki aşk elmasının siyah- beyaz kısımından artan diğer yarısında yer almaktaydı. Hami, Ünal, Ogün, Abdullah, K.Hamdi, Kemal,Orhan Çıkrıkçı , Orhan Kaynak gibi isimlerin sürüklediği Trabzonspor'un Barcelona , O.Lyon, Aston Villa , Lazio ve bir çok Kuzey takımı karşısında sergilediği gösterişli oyun sonrası kazandığı zaferlerin ardından Türk futbolu'nun Avrupa vizyonu en yüksek takımı hüviyetindeydi. Trabzonspor'un 1996 yılında kaybedilen Lig şampiyonluğu ile birlikte başlayan Avrupa'dan elini ayağını çekme süreci son 4-5 sezonluk dönemde yaşanan ilginç kayıplar sonrası dibe vurdu. Karadeniz fırtınası'nın genç ve geleceğe yatırım temeline bağlanarak yapılan yetersiz oyuncuları onore etme dışında bir misyon taşımayan transfer politikası sonrası ülke sınırları içersinde dahi sıradanlığa doğru son sürat yolaldı. Trabzonspor'un makus kaderinin zincirlerini kırma yolunda dev adımı atan ise bayrak düştüğü yerden kalkar söylemini hatırlatırcasına 96 faciası ve Anorthosis yıkımında bulunma talihsizliğini yaşayan Şenol Güneş'in çifte kupalı sezonu ile güven tazeleyen ekibe kaldı. Trabzonspor'un ait olduğu yere dönüşü , yine Trabzonspor armasına ve ismine yakışır bir arena'da Anfield'da Liverpool gibi büyük bir futbol markası ile oynayarak oldu. Trabzonspor adına maç sonunda tabelada yazan skor turu geçme anlamında cazip yada avantajlı bir skor olması lakin hayallerimize gömülene Avrupa Fırtınası'nın geri dönüşüne dair verilen parıltılı mesajlar Trabzonspor'un geleceği adına umutlarımızı yeşertti. Rövanş'ta Avni Aker atmosferinde inançlı ve zafere susayan takımın Şenol Güneş'in liderliğinde tek farklı bir galibiyet ile uzatmaya taşınacak bir maç sonrası kazanaılacak bir Liverpool zaferinden öte ne düşünülebilir ? Olmaz diyenler çoğunluğu teşkil edecek, burası muhakkak lakin unutulmaması hatta sıkça hatırlatılması gereken bir şey var ki !Trabzonspor ruhunda bu destanların yazılmasına kadir olacak kudrede ve inanç tohumu bolca var...Çocukluktan gençliğe geçiş sürecimiz ile Türk futbolu'nun uluslararası futbol arenasında palazlanmaya başladığı süreç aynı döneme denk gelir. O yıllarda Avrupa'ya sesimizi duyurma çabalarının başrol oyuncusu Trabzonspor ve Galatasaray olurdu. O dünlerde Trabzopnspor'un kazandığı başarılar Galatasaray'a göre çok daha renkli ve keyifli gelirdi keza Trabzonspor gönlümüzdeki aşk elmasının siyah- beyaz kısımından artan diğer yarısında yer almaktaydı. Hami, Ünal, Ogün, Abdullah, K.Hamdi, Kemal,Orhan Çıkrıkçı , Orhan Kaynak gibi isimlerin sürüklediği Trabzonspor'un Barcelona , O.Lyon, Aston Villa , Lazio ve bir çok Kuzey takımı karşısında sergilediği gösterişli oyun sonrası kazandığı zaferlerin ardından Türk futbolu'nun Avrupa vizyonu en yüksek takımı hüviyetindeydi. Trabzonspor'un 1996 yılında kaybedilen Lig şampiyonluğu ile birlikte başlayan Avrupa'dan elini ayağını çekme süreci son 4-5 sezonluk dönemde yaşanan ilginç kayıplar sonrası dibe vurdu. Karadeniz fırtınası'nın genç ve geleceğe yatırım temeline bağlanarak yapılan yetersiz oyuncuları onore etme dışında bir misyon taşımayan transfer politikası sonrası ülke sınırları içersinde dahi sıradanlığa doğru son sürat yolaldı. Trabzonspor'un makus kaderinin zincirlerini kırma yolunda dev adımı atan ise bayrak düştüğü yerden kalkar söylemini hatırlatırcasına 96 faciası ve Anorthosis yıkımında bulunma talihsizliğini yaşayan Şenol Güneş'in çifte kupalı sezonu ile güven tazeleyen ekibe kaldı. Trabzonspor'un ait olduğu yere dönüşü , yine Trabzonspor armasına ve ismine yakışır bir arena'da Anfield'da Liverpool gibi büyük bir futbol markası ile oynayarak oldu. Trabzonspor adına maç sonunda tabelada yazan skor turu geçme anlamında cazip yada avantajlı bir skor olması lakin hayallerimize gömülene Avrupa Fırtınası'nın geri dönüşüne dair verilen parıltılı mesajlar Trabzonspor'un geleceği adına umutlarımızı yeşertti. Rövanş'ta Avni Aker atmosferinde inançlı ve zafere susayan takımın Şenol Güneş'in liderliğinde tek farklı bir galibiyet ile uzatmaya taşınacak bir maç sonrası kazanaılacak bir Liverpool zaferinden öte ne düşünülebilir ? Olmaz diyenler çoğunluğu teşkil edecek, burası muhakkak lakin unutulmaması hatta sıkça hatırlatılması gereken bir şey var ki !Trabzonspor ruhunda bu destanların yazılmasına kadir olacak kudrede ve inanç tohumu bolca var...
Yorumlar